(Yeni Kehanet Romanından Alıntıdır) … Rona içini çekti. “Bu iş derken kastettiğim Güçler Birliğiyle ilgili Büyük Kehanet.” Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Doğru düzgün tanımadığım gizemli bir çocuk aklıma hayalime gelmeyecek sırları döküyordu karşımda. Bir yandan işkillenmemek elimde değildi. “Bizimle büyük kehanetin ne alakası olacak ki…”
“Güçler Birliği hikâyesi her yıl her gelen yeni dönemle yeniden yazılmaya başlar. Bu hala bir kehanet olarak anıldığına göre tahmin edersin ki henüz gerçekleştirilemedi. Bence sen bu kehanetin ana fikrini çok seveceksin.”
“İyi de bundan kimsenin haberi yok” diye güldüm.
“Siz aşağıdaki medeniyetten geldiğiniz için henüz duymadınız. Bilenler var. Kehaneti bilmekte fazla bir şeyi değiştirmiyor.” diye açıkladı gülmeme kulak asmadan.
Sormadan edemezdim. “Bana bunları neden anlatıyorsun?”
“Çünkü bugün elimizde fırsat var. Kendi dönemimize faydam dokunmadı. İki yıl önceki halimle ben de kehaneti hazmetmeye kadir olamadım.”
“Nedir güçler birliği?”
“Çok basit düşün. Saka ve Jehim, gözü pek, hırslı, düzenli, atak tipler. Lider olmaya oynuyorlar. Renk skalasına hâkim olma ve şifa yetenekleri var. Onlar beyaz. Sen ve Pinkal, başına buyruk, boyun eğmeyen, dik duran, yaratıcı insanlarsınız. Siz siyahsınız. Güçler Birliği siyah ve beyazın bir aradalığıdır.”
Şimdi daha da çok sorum vardı. “Peki kehanet? Kehanet yeteneği?”
“Sabır Tuana. Lavin’in renklerini görebildin mi?”
“Görmez miyim? Onun öyle albenili, çoklu geçişleri var ki. Aralarda hava kabarcıkları gibi boşluklar yanıp sönüyor. Müthiş bir enerji yayıyor.”
Rona memnundu. Anlatacaklarını anlamama yeterli zeminimin olduğunu görmüştü. Benimle konuşmakla hata yapmadığına emin oldu. Açıklamaya devam etti.
“Kâhinlerin gücü ve enerjisi renklerinin ahenkli, parlak ve çoklu geçişinden gelir. Gözleri herkesten fazlasına açıktır. Akışın hız seviyesi, bir duyguda, bir düşüncede takılıp kalma tehlikesini azaltır. Bu hareketlilik sonraki adımları öngörmelerine yardımcı olur. İlerleyebilme yetileri ileriyi görebilmelerinde anahtardır. Şifacılarda renkler, 2-3lü gruplar halinde belirdikten sonra kalan renkler hücum eder. Akış bir kâhine oranla 100000 kat hızlanır. Baş döndürücü hız sebebiyle skala kendini beyaza tamamlar. Sabitlenirler. Beyazlığın arasında kâhinlerdeki gibi boşluklar görünüp kaybolur. Aslında onlardaki beyazlık sabit değil. Sadece sabit olmaya eğilimli. Fakat sizde sabit boşluk var.”
Dalgınlaşmıştım. Hangimizi peşin düşüneceğimi bilemiyordum. Sabit boşluğumuzu hissetmiştim. Hatta yerini bile kalbimle nefesim arasında tespit edebilmiştim. Yine de bir başkasının ağzından duymak sarsıcıydı. Her zaman en zevkli kısım bir kâhini incelemekti. Onları düşlemek bir havai fişek gösterisini andırıyordu.
“Bir kâhinin yapısı hakikaten göz alıcı…” derken heyecanımı ve hayranlığımı gizleyemedim.
Rona sırıttı. Bir an için kendiyle gururlanacak gibi olduysa da tevazuuna geri döndü.
“Güçler Birliğinde kâhin yol göstericidir.”
“Yakışır…” diye mırıldandım gülmekle utanmak arasında bir yerde.
“Şimdi can alıcı noktaya geliyorum.” dedi ve devam etti. “Siyah ve Beyaz sürekli olarak birbirinden ayrışır. İki ana güçtürler. Kehanet bir gün siyah ve beyazın bir arada hüküm sürerek birlik olacağını söyler.”
Bu fikri gerçekten sevmiştim. Üzerinde düşünüp irdelemeye değerdi. “Renkler üzerinden sistematik şekilde anlattığında hikâye oturuyor ama aslında çelişkiler var Rona. Beyaz sevgidir, ışıktır. Rahatlatıcı, kurtarıcı olması gerekirken Jehim’deki gibi saldırganlığa ya da Sude’deki gibi naif bir tutuculuğa dönüşmesini aklım almıyor. Karanlık ve boşluğa baktığındaysa her zaman insanları tedirgin ediyor. Oysa bizim kimseyle bir alıp veremediğimiz, zararımız yok. Boşluk masumiyettir ama onlar belirsizliklerden uzak durmayı yeğliyorlar.”
Karşımda çok şey bilen, söylemeye de dünden razı bir adam bulmak nimetti. Beyin kıvrımlarımı patlatan tüm sorularımı zahmetsizce sıralayıp yanıtları tatlı bir ninni gibi dinleyebilirdim. Rona da bilgimizin ve tecrübemizin eksik olduğunun farkındaydı. Kafamız karışıkken bir mücadele kazanmamızın mümkün olmadığını biliyordu. Bu işe baş koymuştu. Yol göstermek adına elinden geleni yapacaktı. Sabırla anlatmayı sürdürdü.
“Sistematik düşünmezsek hiçbir sırrı çözemeyiz. İnsan zihni varoluşu sistematik biçimde algılamaya meyillidir. Her zihnin değişik algılamalarından, aynılığın inceliklerinden de bahsedildi size. Bir kere sevgi deyip genelleyerek geçemezsin. Sevginin yüceliği ve temizliği barındırdığı tuzakları görmemize engel olursa hakikati bulamayız. Ne demiştik? Bir şifacının ruhunda ve benliğinde akan renkler kazandıkları delice süratle kendilerini beyaza tamamlıyor ve sabitlenme eğilimi gösteriyorlar.
Güçlü bir şifacı için en büyük risk, ruhunda sabitlenen sevgiyi çevresine ve dünyaya yayma eğilimidir. Bu bir saplanma halini aldığında zor kullanmaya ve en doğruyu istediğine olan inancıyla etrafındaki insanlara orantısız baskı yapmaya başlayabilir.”
Bir kısmını anlamış diğer yarısını oturtamamıştım. “Bunlar Jehim’in yayılmacı hatta sahiplenici, yönetici, kontrol edici özelliklerini açıklıyor. Yine de kıskançlığına ve hırslarına anlam veremiyorum. Hırçın, hırslı ve kıskanç tavrı yüzünden geri adım atmak zorunda kaldım.”
Rona hala sorularımdan bunalmamıştı. Tam tersine sürekli daha fazlasını sorguladığıma seviniyordu. Söyleyecek çok şeyi vardı ve hepsi benim zihnimde yer bulmaya hazırdı.
“Jehim’i dağıtan boşlukla olan kavgası ya da ruhundaki sevgilerle doğruları insanlara dayatmaktan kendini alamaması olmadı. Onu uçurumdan aşağı iten, boşluğun gücünü görmesiydi. Pinkal’ın yıldızlaşması, senin renklerini bularak kendi başına bir yol aramaya başlaman… Sahip olduğu yeteneklerin tek başına yeterliliğini sorgulamaya başladı. Sizde olan onda olmayan bir özellik vardı. İnandığı tüm değerlerin, düzeninin, planlarının, azminin dışında olan bir güç pek çok şeye muktedirdi. Tanımak, anlamak, kabullenmek, işbirliği yapmak istemedi. O gün önce kıskançlığına sonra hırsına yenildi.”
Tüm yüreğimle onun ruhunu beyaza tamamlayıp özüne dönmesini ummuştum. Gözden kaçırıp yanıldığım noktaydı bu. “Rona yeteneklisin, konuyla ilgisin falan da yine de tüm bunları, arkadaşlarımla aramızda geçenler dâhil biliyor olmana inanamıyorum.”
Parlak kâhin adayı mahcuptu. “Üzerinde çalıştım tabi epey. Saka sizlerden bahsederdi. Sonra kendim izledim. Konsantre oldum. Kartlara danıştım. Düşündüm.”
“Etkileyici… Bu arada düşünüyorum da sanırım şifacılardaki temel sorun sabitlenme eğilimleri. Sabit fikirlilikte bir tehlike değil mi?”
“Aynen öyle canım. Gelelim size. Varlığın özü yokluk değil midir? Boşluk yaratıcılık değil midir? Kim bilir belki senin içindeki boşluk en yüce sevgilere gebe.”
Dudak büktüm. “Sorun zaten “belki” kelimesinde… Bunu kimsenin bilemiyor. Neyse…” Konuya başka noktadan devam ettim. “O yüzden Pinkal ve Jehim’i bir araya koydular. Siyahın ve Beyazın temsilcisi iki çocuk… Ancak siyah ve beyaz bir aradayken hem sevginin ve güvenin hem özgürlüğün ve yaratıcılığın bir anlamı olabilir.”
Rona konuşmasını sürdürdü. “Tuana. Hikâyeler hep benzer şekilde başlar. Siyah ve Beyaz önce birbirlerine doğru yaklaşırlar. Ardından kopmalar gelir. Bazen beyaz kazanır ve bayrağını diker. O zaman siyah taraf marjinalleşir. Uçlara kayar. Bazen siyah kazanır. O zaman da beyaz küçümsenen hatta dalga geçilen tarafa dönüşür. O toplulukta doğru olan pek çok kavramın içi boşalır ve siyahlarca türlü şekillerde yeniden tanımlanmaya başlar. Genellikle yenişemezler. Topluluk bıçak gibi ayrılır. Yağ ve su gibi birbirine karışamaz hale gelir. Kutuplaşmış bir ortam oluşur. Şimdiye dek hiç birlik olamadılar. Üstelik hakikatin gereği bu olmasına rağmen.”
Rona’nın sözleri hayatımda eksik kalan anlamı tamamlıyor gibiydi. O sırada kart çekmeye başladı. Çektiği kartları seri bir biçimde okuyabiliyordu.
“Sana söylemiştim. Pazarlık yapıyorlar. Sınıf üzerine bir pazarlık bu. İkisinin de elinde insanlar var. Jehim’in elindekiler amaçsız. Bir amaç bulup iki grubu bir araya getirecekler. Topluluk bu amacın peşinde sürüklenirken ortaklaşa yönlendirecekler. Gördüğüm kadarıyla ellerindeki sayı sizden fazla. Yenilgi ya da kazanç göstermiyor. Kutuplaşmaya doğru gidiyorsunuz. Onları vurmak için tek şansınız var. Aşk”
Yeni Kehanet Romanından