Ölümden geri yürümek

Hazır pakette sunulan hayat
Parlak kurdeleyi çöz, aradığın tüm güvenlik ve konfora kavuş
Bir şey var rahatsız ediyor
Bir ses var çağırıyor
Gözlerim kamaşıyor beyaz florasan ışıklardan
Aydınlatıyor ama seçemiyorum nesneleri

Göremiyorum, bulanık bir şeyler varcereals-field-ripe-poppy-70741
Ah Güneşe gitmek var
Ah gözlerimi kapatıp kafamın ardında uçsuz bucaksız diyarlarda kaybolmak var

Bir şey var rahatsız ediyor
Sahte, sırıtan, yapay, aldatıcı bir şeyler
Tutunamıyorum hayata
Ellerimden kayıyor

Yine de dâhil olmam gerek
Paketten çıkanları giyiniyorum
Bir şey var kaşındırıyor

Odalara giriyorum
Çemberlere, dairelere de
Yüzler görüyorum
Gülümseyen, çağıran, yaklaşan, uzaklaşan
Büyüyen, küçülen

Boyunlarından çamur akıyor
Tırnaklarında et parçaları
Dilleri kara
Kıyafetleri şık
Her yer ışık

Aydınlık…

Bir şey bekliyorum
Bir deprem
Bir yanardağ
Fırtına, sel, hortum

Bunca sahteliğin içinde beklediğim tek gerçek
Hepimizi bir yana savuracak olan afet

Doğayı bekliyorum, vahşi doğayı
Şiddetini bekliyorum

Tüm dekorları yıkıp yalın gerçeği yüzümüze tükürmesi için
Yapay ve aldatıcı olduğunu bildiğim halde yürekten emek vererek gerçek kılmaya çalıştığım her şey

Düzeni, yüzleri, çamuru ve et parçalarını gördüğüm halde içimdeki saflığa dayanıp güzel kılmaya çalıştığım her şey
Çıkarsız, yalansız, doğal ve süslenmemiş ruhumun parçalarıyla yamadığım bu sahne, hikâye
Tuz, buz, parça, parça olup yıkılıyor başıma

Beklediğim fırtına…

Sert bir rüzgar savuruyor
Islığında ölümün şarkısı
Şimdi odalar, çemberler, daireler boş
Tüm yüzler uzak

Kara, yoğun, civa gibi ağır bir sıvıdan ibaret hayat
Batıyorum, tek başıma
Eski bir şarkı dilimde

Adı ölümden dönüş marşı…

“Ölümü geç
Öfkeni yen
İnsanları affet
Yalanlarına gülümse
Egonu ez
Kendi gerçeğini yaşa”

Eski bir şarkı işte
Ritmine kapıldığım

Tam ortasındayım
Ölümün, karanlığın, ihanetlerin, kopuşun, haksızlığın
Ölümü geç
Ölümü geç

Hayatı affet
Ruhunu özgür bırak
Ölümü geç
Öfkenden geç

Gülümse ve sev…